Pazartesi, Şubat 20, 2006

Weblog* aleminin etik kuralları

http://www.mutasyon.net/kultur/makaleler/okoroglu/default10.asp


adresinden bir yazıyla devam ediyoruz. benimle hiçbir alakası olmamasına rağmen yazıyı (çeviriyi) beğendiğimden asıyorum.

Osman Köroğlu yazmış.
bu da verdiği mail.
osmankoroglu@yahoo.com

Weblog* aleminin etik kuralları

*Yazı boyunca, henüz Türkçe karşılığı olmayan bazı terimler İngilizce'leriyle verilmiştir.

Weblog, kişilerin mesleklerinden bağımsız olarak, günlüklerini online ortamda tutmaları, gündelik yazılarla fikir ve düşüncelerini insanlarla paylaşmaları sonucu ortaya çıkan sitelere verilen isim. Kelime karşılığı, ağ üzerinde tutulan seyir defteri olarak tercüme edilebilir. Weblog'lar genelde yazarlarının kişiliklerini yansıtıyorlar.

Türkiye'de de birçok örneği olan weblog sitelerinin (Türk webloglarına örnek olarak http://www.hafif.org verilebilir), yazarları yurtdışında son zamanlarda şu konuda tartışıyorlar: Weblog topluluğunun takip etmesi gereken etik kurallar, eğer varsa, nelerdir?

Weblogger veya blogger'ların (weblog yazarlarının) birçoğu gazeteci olmadığından, gazetecilerle aynı etik kurallara uymaları beklenemez. Ancak sorumluluk sahibi blogger'lar, kamuya sözlerini sunduklarını/yayınladıklarını, ve bu yüzden okuyucularına, haklarında yazdıkları insanlara ve genel anlamda topluma karşı belirli etik yükümlülükler altında olduklarını farketmek zorundalar.

CyberJournalist.net tarafından oluşturulan etik kurallar bu alanda yeni bir girişim. "Society of Professional Journalists Code of Ethics" metninden esinlenilerek oluşturulan "Bloggers' Code of Ethics" ile tüm weblog'lar bir etik kurallar modeli çevresinde birleştirilmek isteniyor.

CyberJournalist.net'e göre: "Güvenilirlik, saygınlığın anahtarıdır. Az sonra bahsedeceğimiz pratik prensiplerini ve standartlarını benimseyen blogger'lar sadece etik yayıncılık yapmış olmayacak, aynı zamanda okuyucularını kendilerine güvenebileceklerine ikna da etmiş olacaklar."

Blogger Etik Kuralları

"Dürüst ve samimi olun!"

Blogger'lar bilgiyi toplar, düzenler ve yayınlarken dürüst ve samimi olmalıdırlar.

Blogger'lar:

  • Asla, kaynak göstermeden alıntı (intihal/aşırma) yapmamalı,

  • Şartlar uygun oldugunda kaynaklarini tanimlamali ve link vermeli. Kamu, kaynaklarin güvenilirligi konusunda mümkün olan en fazla bilgiye sahip olma hakkina sahiptir.

  • Weblog girişlerinin (entry), alintilarinin, başlik, fotograf ve tüm diger içeriklerinin saptirilmamiş olmasina dikkat etmeli. Baglamdişi olaylar vurgulanarak abartilmamali veya basite indirgenmemeli.

  • Fotoğrafların içeriğini, neyin değiştirildiği konusunda gerekli açıklamayı yapmadan değiştirmemeli/bozmamalı. Resimlerin kalitesinin artırılması teknik mecburiyetler yüzünden kabul edilebilir. Bu teknik zorunluluklar arasında etiketleme (site adı gibi) ve illüstrasyonların hazırlanması sayılabilir.

  • Doğru olmadığı bilinen içeriği yayınlamamalı. Sorgulanabilecek bilgilerin yayınlanması gerekiyorsa bunların şüpheli unsurlar içerdiği açıklanmalı.

  • Savunmak, yorumlamak ve gerçeğe dayalı bilgileri sunmak arasındaki farkı ayırdetmeli. Taraflı yazılar ve yorumlar yazılırken bile gerçek veya bağlam saptırılmamalı.

  • Gerçeğe dayalı bilgi ile yorumu reklamdan ayırmalı ve bunlar arasındaki çizgileri bulanıklaştıran araform denebilecek yazılardan uzak durmalı.

"Zararı en aza indirin!"

Etik değerleri olan blogger'lar kaynaklara ve öznelere saygı duyulması gereken insanlar olarak yaklaşırlar.

Blogger'lar:

  • Weblog içeriğinden olumsuz etkilenebileceklere sevecenlikle yaklaşmalı. Çocuklarla, tecrübesiz kaynak veya öznelerle özel bir hassasiyetle ilgilenilmeli.

  • Bir felaket veya üzücü bir olaya maruz kalmış kişilerle görüşürken ve onlarla yapılan mülakatları veya çekilen fotoğrafları kullanırken hassas olmalı.

  • Bilgi toplama ya da röportaj yapmanın bazı insanların rahatını kaçırabileceğinin ya da onlara zarar verebileceğinin farkında olmalı. Bilgi peşinde koşmak, kimseye küstahlık etme hakkını vermez.

  • Özel insanların kendileri hakkındaki bilgileri kontrol etme haklarının, kamu hizmeti yapan görevlilerin ya da güç ve etki elde etmeye veya dikkat çekmeye çalışanlara göre daha fazla hakkı olduğunu farketmeli. Sadece, çok önemli bir kamusal ihtiyaç halinde herhangi bir kişinin özel hayatı araştırılabilir.

  • Kaliteli ürünler sunmalı. Olmadık konularda, gereksiz meraklarla içerik hazırlanmamalı.

  • Küçük yaştaki suçlulari, cinsel taciz vb. suçlarin kurbanlarini ve zanlıları resmi olarak suçlu olduklari açiklanmadan önce tanimlarken dikkatli olunmalı.

"Sorumluluk sahibi olun!"

Blogger'lar:

  • Hatalarını kabul etmeli ve derhal düzeltmeli.

  • Weblog'un misyonunu açıklamalı ve kamuyu içerik ve 'blogger davranışları' konusunda diyaloğa davet etmeli.

  • Çıkar çatışmalarını, iş ilişkilerini, aktivitelerini ve kişisel gündemini açıklamalı.

  • Reklamcılar ve özel ilgi grupları lehine hareket etmeyi reddetmeli, içeriği etkileme konusundaki baskılarına direnmeli. İstisnaî durum sözkonusu olduğunda bu, okurlara tamamen açıklanmalı.

  • İyilik karşılığı bilgi öneren kaynaklar konusunda uyanık olmalı. Bu şekildeki bilgileri kabul ederken karşılığı olan iyilik de açıklanmalı.

  • Diğer blogger'lar tarafından yapılan gayri ahlakî pratikleri kamuya duyurmalı.

  • Diğerlerinin uyduğu ve önemli bulduğu yüksek standartlara uymalı.

Kaynaklar:

http://www.webopedia.com/TERM/b/blog.html

http://www.cyberjournalist.net/news/000215.php

Pazar, Şubat 19, 2006

Medya

Bu aralar internete, bilgisayara, oyunlara saldırmak moda. Geçenlerde Can Dündar bile yazısında internete, bilgisayara, teknolojiye vermiş veriştirmiş. Son dönemlerde özellikle hafta sonu eklerinde dünyada bu da var modunda yayınların arasına internet siteleri, oyunlar v.s. de girmeye başladı. Her zamanki gibi medya bunları kendi süzgeçinden geçirerek yayınlıyordu. Bu yazıların bazılarında kim olduğunu bilmediğimiz ve muhtemelen hiç de bilemeyeceğimiz bir adet eski stajer-yeni muhabirin, yanda vazo olarak durduğu resimler de hiç eksik olmuyor.

Medya; kendi yarattığı Hıncal UluçLar'ın esaretinde uyduruk ve kalitesiz dizilerin peşinde. Medya; magazin denen iğrenç bataklığa saplanmış. Medya; hırsızın, uğursuzun toplandığı yerlere siyasi parti demekte. Medya, kendi çirkefliğinin içinde boğulurken interneti ve bilgisayarı görmezden gelmeye çalışıyor. Medya internet haberciliğine karşı! Medya dünyayı durdurmaya gayret ediyor. Ne acı! Böyle kalmalı dünya, evet! Onların ağaçları keserek yarattıkları bu kağıt çöplükte kalmalı dünya. Onların ve onların sayesinde ünlü olanların dünyası. Onların ve onların istediklerinin kaymağını yediği dünya. Reklam pastası da diyorlar bu işe, okur sayısı da.

Onların dünyasının en önemli parçası ne bilgi ne insan! Onların dünyasında bir tek gerçek var, para. Oysa internette bilgisayarda paranın yeri zayıf! Ancak onların pastasından hergün bir parça buraya akıyor.

Medya internetten de bilgisayardan da oyundan da bilgiden de nefret ediyor. Onların yarattığı ve kesinlikle inter aktif olmayan bir dünyada tutulmalı dünya. Yakında HD televizyonlar ve yayınlar geliyor. İşte buradan da her şey gayet net gözüküyor. HD teknolojisi tamamen yayıncısına bağlı bir teknoloji. Örneğin ancak yayıncının izin verdiği yayınlar kopyalanabiliyor. Kaç yıllık televizyonculuk anlayışı tamamen bu destur doğrultusunda değişiyor. Bu konuda daha bir çok ayrıntı var. Sonuçta yazılı ve görsel medyanın tahtı sallanıyor. Çünkü iletişim en önemli gerçeklik. Yeni çağ ve yeni gerçekler birilerinin canını yakıyor. İnterneti adeta pastalarına konmuş bir sinek gibi görüyorlar. Ancak onları kızdıran şey sineğin bacağındaki pasta.

Birileri kendilerine şair, yazar v.s. diyor. Birileri dilbilgisi benden sorulur diyor. Aslında bunlar yaşlı insanlar. Bunların devri çoktan kapandı. Bugün gençler yeryüzündeki en çok okuyan ve yazan nesli oluşturuyor. Yani hız korkunç, gerçeklik korkunç. Onların dönemlerinden kalma "okunmamış kitaplar kütüphanesi" kurma modası artık bitti. Artık bir dvd dolusu e-kitap bir üniversite kütüphanesine denk geliyor. İşin güzeli bu elden ele siteden siteye gezen kitaplar gene bilgisayar alışkanlığı sayesinde okunuyor. Mesela ingilizce artık dünyanın ortak dili. Hangi millet fark etmiyor. Bu dünyada neredeyse şive yok, telaffuz yok.

Medya ölüyor arkadaşlar daha da çirkefleşeceğe benzer.