Çarşamba, Mayıs 30, 2007

Türkiye K.Irak'ı mı tartışıyor ?

Bu aralar herkes bu konuda konuşuyor. Büyük bir harekattan bahsediliyor. Bence burada olgunlaştırılmaya çalışılan düşünce bu değildir.

Bence Türkiye K Irağa girmeyi felan tartışmıyor. Türkiye gayet de
parçalanmış bir Irak'a Kerkük'ü bırakıp bırakmamayı tartışıyor. Misaki
milliyi tartışıyor. Dış işleri bakanının dediği gibi biz refarandumla o
toprakları Irak'a bıraktık, ya Irak biterse ???? Bakınız bu Atatürkçülük
coşkusunun altında Akp'nin iflas etmiş politikaları yatıyor. En başta
da "Kürt sorunu" muhabbeti. Akp o lafla kendini bitirdi.

Özüne gelirsek bu ülkedeki en önemli mesele ekonomidir.

Elimizde yıllar önce kurulmuş bir boru
hattı, İskenderun'da rafineriler ve dünyaya paşalar gibi petrol
satılabildiğimiz bir yumurtalığımız var. Tek eksik büyük bir petrol yatağıdır.

Bence
pkk'ya saldırmayı felan değil Kerkük referandumunu tarışıyoruz. Zira Pkk'ya zaten saldırıyoruz. Bu yıl olacak
olan en önemli şey o referandumdur. Türkiye'deki seçimlerin önemi de bundandır. Ne olur
yani bizim için ? Ne değişecek ? İşte seçimlerle iktidara gelecek olanlar buna karar vereccektir.

Bugün milliyet gazetesindeki bir haberde AB brökratlarının K.Irak'a girilmesi durumunda AB üyeliğinin hayal olduğu söyleniyor. Peki AB'yi halk gerçekten istiyor mu ?

Bizler millet olarak hep savaşları, ölümleri, fakirliği paylaşmışız. AB bize ne verebilir ? Yılda bir kaç milyar dolar bize ilaç gibi gelir. İran'ı yaşatan şey petrolüdür. Petrolü olan bir Türkiye ?!?

İşte herkes bundan korkuyor. İşte herkes bunu tartışıyor. Kekük ne olacak ? Biz aslında bunu tartışıyoruz.

Salı, Mayıs 22, 2007

Adnn Oktr yine meydanda

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimden önce Adnn Oktr büyük bir hamle
başlattı. Bilindiği gibi kendisinin paranoid-şizofren raposu vardır.
Ancak bu kişinin adıyla özdeşleşmiş cemaat/birlik tamamen Fettullh
Güln'e bağlıdır. Amerika'daki Bush ve ekibinin de dahil olduğu
Evangelistlerle çalışmaktadırlar. Bu Adnn Oktr birliğinin asıl işlevi
çeviri yapmaktır. Evangelistlerin yayınlarında geçen İncil sözcüğünün
yerine Kuran, İsa sözcüğünün yerine Allah yazarak metinleri
türkçeleştirirler. İncil'deki ayetlerin benzerlerini Kuran'da bulurlar
ve çeviride değiştirirler.

Bu bağlamda birçok kitap dergi internet sitesine sahiptirler. Bu
kişinin hemen hepsinde adı Harn Yahy olarak geçer. Eğer kendisi ile
ilgili sitelere girer ve biyografisini okursanız, bunu da açıkça
söyler. Ancak bu kişinin değil kitap adını yazması bile başarıdır. Zira
bazı kitapları akli dengesi yerinde olmayan birinden çıkmışa
benzememektedir.

Bu yayınlarla ile ilgili olarak bu seneye kadar pek bir şey
yapılmıyordu. Nedenini ve nasılını kendi sitelerinde açıklayan bir kaç
öğretim üyemiz, Bilim ve Gelecek adlı dergilerinde "Neden Harn Yahy'yı muhatap aldık" diyerek yayınlardaki içeriğe itiraz etmeye başladılar.

İşte hem Akp'nin Amerika'dan gelen emirler gereği yarattığı
Cumhurbaşkanlığı rezaleti hem de bilim insanlarının (güya onun) yazdığı
safsatalara cevap vermeye başlaması Harn Yahy'yı kontrol edenleri
çileden çıkardı. Şu an belki haberiniz yoktur diyerek söylüyorum,
yaklaşık yüz tane web sitesine erişimi kapattılar. Bu sitelerin çoğu
hiçbir suç unsuru içermeyen, evrimle ilgili ya da onların yayınlarına
cevap niteliğinde bilimsel yazılar içeriyordu. Bazılarında ilgili
cemaat/cemaatlerden kaçanlar/kaçabilenler, oradaki durumu anlatıyordu.
Hatta Adnn Oktr cemaatine girmiş ve artık çocuklarını göremeyen
ailelerin dertleştiği siteler bile kapatıldı. Ekşi sözlük sitesinin
kapatılmaya çalışılması ile olay televizyonlara bir miktar yansımış
oldu.

Öncelikle Amerika'nın planları gereği şu an birçok şey oluyor.
Araplara satılmış olan telekom kafasına göre işler yapıyor. Mesela
inanılmaz zamlar yaptılar, muhakkak fark etmişsinizdir. Mesela bir
generalimizin telefonunun dinlenmesi de bu resimdeki bir parçadır.

Şu an Adnn Oktr ile ilgili yargıtay bir karar verdi. Bu da tesadüf
değildir. Ben olayları az çok takip ettiğim kadarıyla bu olay da
Akp'nin kan kaybetmesinin ve milli güçlerin/reflekslerin yeri büyüktür.
Aynı şekilde muhtemelen yakında çıkacak olan bir kararla Adsl
abonelerinin ev telefonu bağlatma zorunluluğu da kalkacaktır. Yani bazı
taşlar yerinden oynuyor, bazıları oturuyor.

Metal Fırtına adlı bir kitapla başlatılan pskilojik harbin sonuna
doğru geliyoruz. Bizim yenileceğimizi öngören senaryolarla üzerimize
geliyorlar. Bu bağlamda inancımızın tam ve kesin olması her şeyden
önemlidir. Her yönden saldıracaklardır.

Yıllardır yurtlar dersaneler v.s. ile kendilerine sonuna kadar inanmış,
beyinleri yıkanmış bir güruh yarattılar. Mesela bunlar için Harn Yahy
dünyadaki bilimin tek kaynağıdır. Onlar cemaatler, tarikatler biçiminde feodal bir örgütlenme
öngörmektedirler. Tek ve bütün bir oy gücü ile iktidara istediklerini
getirip emirleri yerine getiriyorlar.

Peki burada din nerede ? Ben bu tür tartışmaların bir şekilde dine
çekildiğini hep görürüm. İşte "dindarlara saygılı olmak" şeklinde
konuya yaklaşarak; yurtlar, dershaneler v.s. ile beyni yıkanmış bir
güruh yaratıyorlar. Tamamı bilimsel safsata olan şeyleri de inanılmaz
bir mali finans ile sürekli basıp yayınlıyorlar. Bu insanların bu işe
akıttıkları parayı tahmin edemezsiniz. Papalığın sadece evrim karşıtı
yayınlar için yılda 5 milyar dolar ayırdığı söyleniyor. Bu kadar büyük
bir para ona ulaşmak için her şeyi söyleyebilecek kendi "bilim
insanları"nı da yaratıyor, elbette.

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Bir Efsane daha bitti!

Bugün radikal gazetesinin geçtiği habere göre,"Nokia Hindistan ve Çin gibi ülkelere yönelik tasarladığı 1200, 1208 ve 1650 kodlu cep telefonlarına ilginç bir özellik ekledi. Bu cihazlar şarj olduktan sonra fişi prizden çıkarmanız konusunda sahibini uyarıyor. Nokia'nın hesabına göre kullanıcıları bu uyarıyı dikkate alırsa şarj cihazlarının fişe takılı durumdayken boşa tükettiği enerjiyle yılda 85 bin evin elektrik ihtiyacı kadar tasarruf yapılabilir. Bunu bütün kullanıcıların yapması durumundaki tasarrufu siz hesaplayın! ".



Yani şarjda bıraktığımız şarj aletleri durmadan elektirik yemekte.

Pazar, Mayıs 13, 2007

13 mayis 2007 Cumhuriyet mitingi ve Zülfü Livaneli'ye attığım mail

Sayın Livaneli,

Mitingi canlı yayında KanalTürk’te izliyordum. Çünkü diğer miting yayını yaptığını söyleyen kanallar, yayınladıkları tartışma programı adlı kuru gürültülerle, oradaki ne konuşmaları ne de atmosferi yansıtmamaya yeminli gibiydiler.

Sizi orada görmekten son derece memnun oldum. Bana kalırsa sadece siyasi partiler
değil Sayın Mustafa Sarıgül’den Sayın Altan Öymen’e herkes orada olmalıydılar.
Siz de takdir edersiniz ki, bu mitingler özünde kesinlikle bundan başka bir
arzunun eseri de değildir. Eminim insanların sizlere söylemekten, sizin de
dinlemekten sıkıldığınız bir şeydir bu birleşin sözleri. Ancak bundan başka da
size diyebilecek neyimiz var ? Sizler entelektüeller
olarak bizlere yön verenlersiniz. Ancak bu mitinglerde açıkça söylenenleri
dikkate almamanız herkesi kahredecektir.

Bugün orada platformun üstünde ettiğiniz bazı sözler beni çok üzdü. Çünkü bu mitingleri düzenleyenlerin ne kadar öz verili olduğunu atladığınızı düşündüm. Umarım gerçekten size karşı yanlış bir tutum içersine girmemişlerdir. Olanlar bir aksilik bir yanlış anlaşmadır. Emin olun oraya sizi davet edenler asla böyle bir şeyi arzu etmemiştir. Olanlar en fazla basitçe birilerinin suçudur. Açıkçası sizi orada biraz gergin gördüm. Umarım artık sükunet içersindesinizdir.

Size bu e-postayı atmama neden olan olayı açıklamama izin verin. İnternette bir yazıdaki bir link !? O link haber7 aldı şeriatçı bir yayın organına ait. Orada komiteyle aranızda geçenler, Chp’den ayrılmanız, belki Sayın Deniz Baykal’la aranızın soğuk olması onları ne kadar mutlu etmiş, şaşırırsınız. Düşmanlarımız çok sayıda ve de güçlüler. Sizlerden demir lokmayı yutmanızı istediğini, halk da biliyor. Ancak bu bir Kurtuluş savaşı değilse nedir ?

Birleştirici temalı o konuşmanızı takdirle karşıladım. Ancak bazı şeriatçı yayın organlarında Sayın Türkan Saylan’dan Sayın Nur Serter’e kadar inanılmaz bir karalama kampanyası başlamış durumda.

Medya konusunda sadece şu örneği vermek istiyorum. Time dergisinin geçen ekim sayısındaki bir makaleyi okumuştum. Sonra tesadüfen aynı makaleyi Zaman Gazetesi’nin bir haberinde
gördüm. Okuduklarıma inanamadım. Makalenin 180 derece zıttını yazmışlardı. Makalenin türkçesini
internette buldum, türkçesini okumak isteyebilirsiniz diye ekliyorum.

Uzun sözün kısası; artık safların belirginleştiği bugünlerde sizi o meydan da
görmekten ne kadar mutlu olduysam orada olanlardan da o kadar
üzüldüm.

Herkesi sağduyuya çağırmak şüphesiz en doğru harekettir. Ancak kendilerini dev aynasında
görenler, iyi niyet ve hoşgörüyü zafiyet addederler. Eğer komite ve Chp ile
aranızda bir soğukluk olmadığına dair güçlü bir açıklama yaparsanız, bence bu
sırtlanlar kuyruklarını kıstırıp susacaklardır. Çünkü şu an ne koparsak diye
kuduza dönmüş durumdalar. Elbette bizi üzen, sizin başınıza gelen istenmeyen
olayları fırsat bildiler. Hoşgörü sözcüklerinizi de ancak bu sözlerin muhatabı
olmayı kabul edenler alabilecektir. Herkes değil.

Saygılar, sevgiler.