Cuma, Aralık 31, 2010

Veri Kirliliği --- Veri filitreleme ---> Bilgiye giden taşlı yollar.

Anormal bir çağdayız. Propaganda hitler. Veri - bilgi- veri -veri ...
Muhtemelen okuma yazmanın bu kadar hızlı yayılması sonucu inanılmaz bir veri trafiği ortaya çıktı. Önceden sadece elitlerin elinde olan veriye ulaşma işi tabana yayıldı. Kitleler sözlü verilerden yazılı  son dönemlerde de görsel verilere geçtiler.

İnsanoğlu içgüdülerini takip ediyor. Buna hiç  şüphe yok. Şimdi ortalık veriden yıkılıyor. Cern'deki büyük hadron çarpıştırıcısı ortalığı veriye buladı. Her yer veri oldu. Veritabanları bilgisayarlar kaldırmıyor. Tüm internet kadar veriyi bir yılda tek başına üretiyor. İşte veri kirliliği buna derim. Şimdi bu gezegende bir yerlerde doğarsınız. Sizi ilk başta bir kadının sütü (genelde) büyütür falan.

Yani size verilen her şeye doğru gözüyle bakarsınız. Böylece dininiz, milletiniz v.s. olur. Sizden öncekilerin size miras bıraktıkları. Eğer dininizi etnik kökeninizi v.s. sorgularsanız sıkıntılı olur.

İşte size veriler. Sonra okursunuz. İlginiz çeken şeyler vardır muhakkak. Sonra sonra sonra...

İşte aklı başında biri olup kürtlerin ırkçılığından da akp'nin dinciliğinden de bunalacak boyuta gelince anlarsınız. Başka başka şeyler de var.

İşte burada verilerin hangisinin bilgi değeri taşıdığını anlamak gerekir. Ki veri ile bilgi arasındaki farkları araştırın kendiniz.


Şahsen verilerin bilgi değeri taşımasını geçtim filitrelemek ve analiz etmek şart. Çünkü akın akın geliyorlar. Acaba anlamlı olan hangisi ?

İnsan oğlu petrolü bulunca kömürden vazgeçmedi. Televizyonu bulunca radyoda. Maliyet hesabıdır. Petrol kuyuları boru hatları. Yatırımı nereye yaparsanız onun peşinde koşarsınız.

Bunun gibi verilerin kaynağı ne ise o tarafa bir eğlim vardır. Verilerin az geldiği yerden bir şey çıkarmak zordur. Bu sihirli gezegende kumaş parçalarının sürtünmesinden doğan statis elektiriği onbinler yıldır biliyorduk. Boşta duran mıknatısın sürekli kuzeyi göstermesi de mucize. işte o miknatısın manyetik alanda dönmesiyle elektiriği üretmek Faraday amca sağ olsun.

Az veri gelen yerden neler çıkabiliyor. Gel gör ki binlerce yıl geçmesi gerekti.

Ben çok veri gelen yerlerden kıllanıyorum. Veri krililiği yapıyorlar. Herkesin gözü orada ne çıkacak ?

Cern'de ne bulacaklar ?

Adamlar atom bombalarını göktaşlarına atacakmış. Komik. O bombalar insan öldürmek için tasarlandı. Uzaydaki göktaşına ne yapabilir ? Kendimizi kandırıyoruz. İnsanoğlu ...

Bu hayatta size gelen verileri filitreleyin. Saçma sapan çok şey duyacaksınız.

Pazar, Haziran 13, 2010

Bir Hazan Sabahında

Yıllar sonrada bir hazan sabahında Sessizce uyanırsam, yüreğimde olacaksın. İşte o an nerelerden duyacaksın? Vakit çok geç,bitmiş olacak ...

Demişler..

Vakit nakit ise internet ortamında zaman harcayarak neden vakit kaybediyoruz ? Çünkü internet belkide insanoğlunun bulduğu en akıl almaz iletişim aracı. Zamanın nelere kadir olduğunu biliyoruz ama internetin bilmiyoruz. Sonsuz bir korku var. Vaktiyle çocuk pornosundan illegal paylaşıma kadar suçlanmadık bir şeyi kalmayan internet artık devrimlerden de meshul tutuluyor. Sanki internetten önce illegal paylaşımlar ya da ahlaksızlığın en dibi yokmuş gibi yaparak nereye varabiliriz i ? Bence artık internetle barışmak gerek. Korkularımızla yüzleşmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti internetten korkmamalı. Bu sadece bizim ne kadar zayıf olduğumuzu gösterir.

Pazar, Şubat 22, 2009

Radikal Analizi, Analiz Edersek

radikal

Salak tv showları üstünden analiz yapmacalar.

Olmayana Ergi falan yazmayacağım. Nette bu mevzu almış yürümüş. Ben de yorumumu katacağım.

Sorun nasıl daha elitist olunacağı mıdır ? Yoksa, "biz öyle değiliz" demece midir ? Bir sorun var ama o nedir ?

Analizi analiz ediyoruz ya bakınız: Argumentum Ad Hominem; yazar tipik bir Türk evini ilk defa görüyor herhalde. Uzaylı gören masum köylü hesabı bir yazı yazmış. Konakta büyümüş anlaşılan. Bahçeşehir Üniversitesine de böyle bünyeler yakışır zaten.

Ben mi ? Vallahi memur çocuğu olarak geldim dünyaya. Ben de memurum, gayet de memnunum yani !!! Ne olacaktı ayrıca ? Bu paraya bu kadar oluyor.

Bunun haricinde:
Ekşi sözlüğe girip bir dünya Semra hanım yazısı gördüğüm günü hiç unutmam. Rahmetli Özal'ın karısına bir şey oldu sandıydım. Benim anladığım kadarıyla bu insanlar bu programları izliyorlar. Bu yazarlardan bahsediyorum. Zira ben hiç izlemiyor ve bu konuları bu kişilerden öğreniyorum.

Şimdi bu salak programları izliyor diye millete laf sokuşturmaya çalışıyorlar.

Radikal Gazetesi böyle dimağlara ruhunu açmış bir gazetedir. Bulanık suda balık avlayanlar. Su duruysa suyu bulandıranlar. Tatlı su balıkçıları sizi. Aklıma gelene bakın ! İbo'nun karısı mıydı metresi miydi neydi ? Birbirinin bacaklarına sıktıranlar vardı. Şimdi bu olaylar gündemin tepesindeydi. Radikal alışılmış ve geleneksel olanın belirgin biçimde dışında ya !!! Yesinler. Bunlar bu mevzuyu haber yapmamışlar. Protesto etmişler diğer gazeteleri. Bütün basın bu olanları manşetten verirken, Radikal haber bile yapmıyor. İşte sorumluluk bilinci işte gazetecilik, medyacılık örneği değil mi ? Ben de bunları burada eleştiriyorum! Değil canım!

Radikal gazetesi keşke o mevzuyu haber yapsaydı. Keşke haber yapsaydı da şu yaptıklarını yapmasaydı. Bu olayları haber yapmadığını yaklaşık iki hafta boyunca yazdı. Evet tüm köşe yazarları bunu yaptı. Belki Murat Belge yazmamış olabilir.

Şimdi benim gibi İbo'nun karısıyla metresiyle ilgili haberlere bakmayan birini düşünün. Benim gibi şu yemek programlarını bilmeyen birini düşünün. Ben elitist miyim ? Ben o muyum ? Şu muyum ? Bilemiyorum. Peki ben neden Radikal gibi bir gazetede, hem de Radikal 2 gibi pek sevdiğim bir ekte bu tür haberlere mağruz kalıyorum ?

Yani Radikal de diğerleri gibi bunları haber yapsın herkese satsın. Bana ben bunlarla ilgilenmiyorum, bak ben bunları böyle eleştiriyorum diye satmasın.
Herşey tartışılır ancak bu şekilde değil. Radikal'in üslubu hiç hoş değil.